Meslek hayatım boyunca ilk defa tam bir ay tatil yaptım.
Öyle başından sonuna bölünmeden değil elbette.
İlk hafta Devrim Ekim beyin sünnetini yaptık.
Seka Deniz’de, Antikkapı’nın lezzetli yemekleri ile dostlarla birlikte olduk.
Tek tek, isim isim saymayacağım.
Ne çok sevenimiz varmış gördük.
Cemiyetimizde onları ağırlamaktan onur duyduk.
400 kişilik salonda 600’den fazla kişiye ikram servisi yapabildik.
Bir de gelip ikrama kalamadan ayrılanlar oldu.
Hepsinin ayaklarına sağlık.
Müzisyen arkadaş için de iyi bir tatil oldu.
1’le 5 arasında çalıp, söyleyip, oynayıp eğlenecektik.
4 buçuk gibi fırsat bulabildik.
*
Sünnet sonrasında bir hafta Yunanistan’daydım.
Son 2 yıldır Halkidiki’de tatil yapıyorum.
Hem çok sakin, 15-20 yıl öncesinin Ege kasabaları gibi, hem de çok fiyatları çok uygun.
3 kişi bir ufak rakı içerek ahtapotundan barbununa, çeşit çeşit mezesine doyarak 50-60 Euro hesap ödüyorsunuz.
Bu rakamlara Türkiye’de ahtpotun kolunu alırsınız ancak.
*
Bir hafta dinlendikten sonra geçtiğimiz hafta da Almanya’ya Münih’e gittim.
Münih Başkonsolos Yardımcısı kıymetli dostum Akın Deveci bize bir haftalık muhteşem bir program hazırladı.
Günde 40-45 bin adım atarak Münih’in tamamını dolaştık.
BMW Müzesi’nde Z1 ve Z8’leri görünce gözyaşlarımı tutamadım.
Otomobil tarihinde her ikisinin de çok ayrı yeri var.
Bayern Münih Stadı’nı dolaştım.
Kent takımı nasıl olunur, kent ruhu nedir Bayern Müzesi’nde gördüm.
Eski stat yıkılınca tribünün bir bölümü sökmüşler, müzeye koymuşlar.
Bizim İsmet Paşa’dan rengi solmuş fotoğraflarımızdan başka neyimiz var?
Bir de stadın mobil güneş panelleri var.
Maç olmayan güneşli günlerde bütün stadı kaplıyor ve elektrik üretiyor.
Kocaeli’de neden yok?
Kocaeli’de neden olmasın?
Tatil sırasında malum UTP yolsuzluğu ile ilgili önemli bir röportaj yaptım.
Bütün iddiaların odağındaki isim Rümeysa Şen’le görüştüm.
Bir hafta boyunca yayınlandı bu röportaj.
Röportaj sonrasında şu sana şunu yazmış, cevap versene diyenler oldu.
Gazetecilerle ilgili bir şeyler yazmamı bekleyenler oldu.
Benim derdim gazeteciler değil ki, gerçekler.
Kim ne yazmış, kim ne demiş inanın birkaç görüşüne kıymet verdiğim isimden başkasını okumuyorum.
Bilmiyorum, görmüyorum, kale almıyorum.
Bir de gazetecilerin gazetecilerle ilgili yazmasını doğru bulmuyorum.
Bizim derdimiz bu kent olmalı.
Bu kentin sorunlarının yanında gazetecilerin ne yaptığı inanın çok önemsiz.
Gazetecilerin birbirine düşüğü bir iklimin kime ne faydası var?
Sevdiğim gazeteciler var, sevmediğim gazeteciler var.
Ben gazeteciliği gazeteciler için yapmıyorum yalnız.
Sevdiğimle oturur sohbet eder, hayatımın içine alırım.
Sevmediğime ağız ucuyla bir selam verir geçerim.
Lütfen benden başka bir şey beklemeyin…
*
Çok önemli bir konu olmadıkça tatilimi bölüp de köşe yazısı yazmadım.
Son yazım çöp tesisi ile ilgiliydi.
Büyükşehir belediyesinin yaptığı hataları yazdım.
Tesisle ilgili düşüncelerimi yazdım.
Hayatında Simcity oynamamış, bir kent nasıl yönetilir bilmeyen, kentin sorunlarının çözümlerini, bu çözümlere gelecek tepkileri, bu tepkilerin doğallığını anlamayan, başka hesaplarla siyaset yapan, konuşan, yazan çizen kimseyi dikkate almamak gerek.
Bu konuda son diyeceğim bu.
*
Bugün Gebze Darıca Metrosu’yla ilgili uzunca bir haber yazdım.
Araştırırken bir detay dikkatimi çekti.
Hayri Baraçlı…
Bugün Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri olarak görev yapıyor.
2018 yılında metro temeli atıldığında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri olarak temel atma törenine katılmış.
Üstünden tam 6 yıl geçmiş.
Son ayda sadece yüzde 2 ilerleyen metro inşaatının bugünkü son yapım aşaması yüzde 82.
Bu gidişle Gebze Darıca Metrosu en az 2 genel sekreter daha eskitir gibi geliyor bana.
Umarım yanılırım.
Godot’u bekler gibi bekliyoruz: 6 yıl geçti Gebze Darıca Metrosu ilerleme ancak yüzde 82..!
Tatil bitti.
Bugün itibariyle ofiste ilk filtre kahvemi demledim.
Her tatil dönüşü olduğu gibi yine Türkiye’nin, bu ülkenin vatandaşlarının içinde bulunduğu acı tabloya kahrolarak dolaştım sokaklarda.
Hak ettiğimiz bu değil.
Biz sadece ölmemek için çabalıyoruz.
Yaşamıyoruz.
Bir gün, hep birlikte bu güzel vatanda keyif alarak yaşamak dileğiyle…
‘ahtpotun kolunu alırsınız’
Çok manidar 😊