Ana Sayfa Arama Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
blank
Uğur Enç

İzmit Körfezi’ne liman istiyorum!

Kocaeli’de son günlerin en çok tartışılan konusu İzmit Yenimahalle’de Plajyolu’nun yanında inşa edilecek olan ‘liman’.

Biz liman diyoruz ama inşa edilecek olan aslında bir platform imiş.

Kimyasal ve petro-kimya ürünlerinin yüklemesi için kullanılacak olan bu yapıya başta bölge halkı olmak üzere bir kesim karşı çıkıyor.

Kent basını ise yine kenetlenmiş durumda.

Kocaeli’nin en zengin işadamlarından olan Vefa İbrahim Aracı’ya ait bu yapıya sahip çıkmak için sürekli yazılar yazılıyor.

*

Ben de İzmit Körfezi’ne liman yapılmasını istiyorum.

Ancak bir tane daha liman yetmez.

10 tane, 20 tane, 50 tane liman yapılması gerekiyor.

Boş bir alan bulan limanı kondurmalı.

Bu böyle gitmemeli.

Vatandaş hala sahile inebiliyor, İzmit Körfezi’nde istediği gibi nefes alabiliyor.

Buna nasıl izin veririz?

Bir önerim var.

Sekapark’a da limanlar yapalım.

Sekapark’ta 2 iskele var SEKA’dan kalma.

Birini AKP’li işadamına ait Marina Cafe alabildiğine işgal etmiş durumda.

Projeye aykırı olarak ufak işletmelerde açıldı.

Bunlardan arda kalan tek iskele, kara bağlantısı olmayan Sekapark girişindeki iskele.

Öyle bomboş duracağına burayı da bir işadamına peşkeş çekelim?

Neden boş duruyor ki burası?

Gemiler gelse gitse fena mı olur?

Bu konuda en güzel örnek Hereke sahili.

Hereke ile Şirinyalı arasındaki alanda gezmeye kalktığınızda görebildiğiniz tek şey gemi.

İzmit Körfezi’ne giren gemilerin tamamı burada demirliyor.

Bütün sahillerimiz böyle olmalı.

Başiskele’de, Değirmendere’de, Karamürsel’de de limanlar inşa etmeliyiz.

Sadece Gölcük yetmiyor.

Yalova’dan İzmit’e kadar limanlar sadece Gölcük’e sıkışmış durumda.

Bunu aşmalıyız artık.

İzmit Fuarı’na da bir liman, kuş cennetine de bir liman kondurduk mu tamamdır.

Bunlar da yetmez diyenler olabilir.

Benim evin salonun biraz geniş.

Büyük bir tanker alamasa da küçük çapta gemilere ev sahipliği yapabilir.

Benim evin salonuna da bir liman konduralım.

Yetmez ama evet.

Gölkaypark’ı ve Sapanca’yı, hatta Tahtalı Göleti’ni birleştirelim.

Hepsine irili ufaklı birer liman konduralım.

Ne de olsa biz bir liman kentiyiz öyle değil mi?

*

Maalesef bu söylediklerimin kinaye olduğunu belirtmem gerekiyor.

Ne me lazım, bizim yöneticilerimiz biraz kıt.

Beni kaynak alıp her alanı liman yapabilirler.

Gerçi bunu benim yazımı kaynak almadan da yapıyorlar…

*

Adı her ne olursa olsun ister iskele, ister platform ister liman…

Biz bunların tamamına karşı çıkmalıyız.

Topyekun bir karşı çıkış olmalı bu.

‘İzmit Körfezi’ne bir çakıl taşı atacağım’ diyen işadamının eline koluna sarılmalı, izin vermemeliyiz.

Bugün çakıl taşı atan yarın bizi betona boğar…

*

Kocaeli’nin liman sorunu bugüne ait bir sorun değil.

50 yıl öncesine dayanıyor.

Temel sorun ise liman sorunu değil, kimlik sorunu.

Kocaeli henüz ne kenti olduğuna karar verebilmiş bir kent değil.

Bugüne kadar görev yapan bütün yöneticiler günü kurtarmak için çabalamış.

Herkes her şeyi yapmaya çalışmış.

Kocaeli ‘her şeyler kenti’ olmuş.

Sanayi kenti, işçi kenti, turizm kenti, tarih kenti, liman kenti derken hiçbir şey kenti olmuşuz.

50 yıl önce ne buldularsa getirmişler.

Sanayii liman…

Biraz zaman geçmiş, turizm adına Kartepe’yi bir işadamına peşkeş çekmişler, o işin de içine etmişler.

Tarih deseniz hemen her karış toprağın altından fışkırıyor ancak yöneticiler sadece konak ve cami restorasyonunu tarihe sahip çıkmak olarak adlandırıyor.

Kentin genel nüfusu işçi fakat 2 milyon nüfuslu kentte bir meslek hastalıkları hastanesi dahi yok.

Kocaeli ne kenti olduğuna karar veremediği için her şey olmaya çabalamış ancak hiçbir şey olamamış.

Büyük bir gecekondudan ibaretiz.

En ufak bir arsa kapanın elinde kalıyor.

Planlama yok.

Sahillerin tamamı limanlara peşkeş çekiliyor.

Halen onlarca liman inşaatı ve genişleme çabası var İzmit Körfezi’nde.

Biz Plajyolu’nda olduğu gibi sorun kapımıza dayanınca fark edebiliyoruz.

*

Öğrendiğim kadarıyla Vefa İbrahim Aracı’nın Plajyolu bölgesinde bir arazisi var.

Buraya depolama tankları yapmak için ÇED raporu dahi almış.

Ancak yapmayacakmış.

Dilovası’nda ve Hatay’da yatırımları varmış.

Şu an gündem de olan platform ise inşa edildikten sonra platform olarak kalacak, asla genişletilmeyecekniş.

İyi de bölgede depolama tesisi yapılmayacağı, söz konusu platformun ilerleyen yıllarda genişlemeyeceğinin bir garantisi var mı?

Elbette yok.

Aksine genişleyeceğine dair geçmişe dayalı yüzlerce örnek var.

*

Limanlara karşı olmak tek başına akıl dışı bir durum.

Dünya ticaretinin büyük bir bölümü limanlar üzerinden yürütülüyor.

Bizim karşı durduğumuz nokta, bu kadar hukuksuzluğun olduğu bir ülkede limanlara karşı önlem alınmıyor oluşu.

Amerika’da ve pek çok Avrupa ülkesinde de limanlar mevcut.

Bu limanların birkaç yüz metre yanında plajlar dahi var.

Koskoca gemiler yanaşıyor bir yandan, bir yandan da insanlar denize giriyor.

Fakat Kocaeli’nin körfezi yıllardır katledildi.

Henüz birkaç sene öncesinde petrol faciası yaşandı.

Kocaeli’de liman elbette olsun ancak güncel durum ve şartlarda değil.

Birincisi vatandaş bu limanların güvenli olduğunu tam anlamıyla ikna edilsin.

İkincisi bir vergi ya da harç sistemi ile bütün limanlardan İzmit Körfezi’nin temizletilmesi için ciddi miktarlarda para toplansın.

Üçüncüsü İzmit Körfezi’nin temizletilmesi için ciddi çalışmalar yapılsın.

Dördüncüsü İzmit Körfezi’ndeki gemi trafiği kontrol altına alınsın.

Hereke sahilindeki gibi berbat görüntülerin önüne geçilsin.

IMG 7782

Ancak bu söylediklerim çok uzak işler.

Biz günümüzde liman denildiği zaman beton ve çevre kirliliğini düşünüyoruz.

Realite bu.

Körfeze inşa edilen her liman vatandaşlarla İzmit Körfezi’nin arasına örülen birer set gibi kalıyor.

Körfeze inşa edilen her liman birer saatli bomba gibi facia yaşanacak günü beklememize sebep oluyor.

Bu sebeple en az 10 yıl boyunca, yukarıda saydıklarım birer taahhütten öteye geçerek fiilayata dökülene kadar körfezde liman inşa etmeye çalışan her bir işadamına karşı çıkmalıyız.

Ellerini kollarını bağlamalıyız.

Öyle birkaç basın açıklaması ve 3-5 kişlik eylemlerle olmaz.

Çok daha ciddi tepkiler ortaya koymalıyız.

*

Son olarak Vefa İbrahim Aracı tarafından inşa edilmek istenen tırnak içinde platformun kent basını tarafından size anlatıldığı kadar masum olmadığını hatırlatayım.

Bu platforma döşenecek borular ile kimyasal maddelere gemilere ve gemilerden karaya taşınacak.

Bu boru hatlarında meydana gelecek en ufak bir sızıntı İzmit Körfezi’ndeki doğal hayatı mahvedecek.

Aracı’nın platformu, kent merkezine çok yakın.

Olası bir sızıntı bu kenti göbeğinden, ciğerlerinden vuracak.

Böyle bir faciaya hazır mısınız?

Ben değilim.

Ne olursa olsun bu platform projesi engellenmeli.

Ancak ne yazık ki böyle bir engelleme yaşanacağını düşünmüyorum.

Bugün Sebahattin yazdı.

‘Paranız varsa bu kentte rezil olmazsınız’ dedi.

Aracı’nın parası var.

Kent basınını arkasına aldı.

Bu kentin yöneticilerinin de günü kurtarmaktan başka vizyonu olduğuna inanmıyorum.

Bugünü ‘rahat’ geçirmek adına her türlü oyuna alet olacaklardır.

Olan bizim çocuklarımızın geleceğine olacak.

Etmesinler, izin vermeyelim!

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ