Bir insanın bir insanı sevmesi sayması kolay olabilir.
Benim için bu durum çok zordur.
Kimileri makama, koltuğa sevgi ve saygı gösterir.
Gittikleri programlarda protokol olarak ağırlanmalarını nimetten sayan, kendilerini ağırlayanlara el pençe açar.
Kimileri parayı çok sever, para verenlere sevgi ve saygı gösterir.
Benim her ikisinde de hayatım boyunca hiç gözüm olmadı.
10 kazandıysam 30 harcadım.
Eşimin dostumun yanında olmaya çalıştım.
Sokağımda, mahallemde güçten düşmüş biri varsa el vermeye çalıştım.
Para da, makam mevki ve protokolde benim için hiçbir zaman amaç olmadı.
Hepsi bir araçtı, kullandım, kullanıyorum.
*
Bir insana değer vereceksem eğer onun da kıymetlerinin para ve makamı öncelememesini isterim.
Bir insana değer vereceksem eğer bilmek için yaşamasını, benden daha çok bilmesini, okumasını, izlemesini, dinlemesini isterim.
Benden daha çok bilen kimseyi severim.
Benden daha çok bilen kimseye saygı duyarım.
Benim dinim vicdanım.
Akşam yatağa yattığımda içim içimi yiyecek bir durumdaysam vay halime.
Haramlar içinde yüzsem daha iyi kendime hesap veremedikten sonra.
5 vakit namaz kılıp, sürekli kul hakkı yiyenleri de bilirim, İslam dinini bir vitrin olarak kullanıp arkasında, ruhunda adeta birer pavyon işletenleri de…
Ben sevip sayacaksam bir kimseyi alnı secdeye gidiyor mu diye bakmam, hak yiyor mu ona bakarım.
Hak yediriyor mu ona bakarım.
Yalana, yanlışa göz yumuyor mu ona bakarım.
Herkes elbette para kazanacak.
Lüks/şatafat/ gösteriş budalılığı da dahil elbette, sıfırdan gelip milyonluk malikanelerde oturanlara, siyasetle bir yerlere gelip başarı hikayesi anlatanlara saygı duymam, sevip saymam.
Hocalar kızacak belki ama ben 40’ta bir nedir bilmem.
Malın zekatı nedir bilmem.
Bir tane evim var mesela şu anda.
Belki bir yazlık alırım ileri de.
Oturmayacağım bir evi asla satın alıp da kiraya vermem.
O kira bana göre haramdır.
Betona yatırım yapmam.
Toprağa yatırım yapmam.
Başımı sokacağım bir evim, bir yerden bir yere gidecek aracım varsa ikincisini, üçüncüsü alıp kiralamam.
O parayı kimsesizlere, yoksullara, yanında olmam gerekenlere dağıtırım.
Acil günler için hesabımda 3-5 bin lira para durur.
Daha fazla durmaz.
Hesabımda duran para, sokakta el avuç açanları gördüğümde bana dert olur çünkü.
Dedim ya benim dinim vicdanım.
Hesap veremem, uyuyamam.
*
Bunları öyle kendimi öveyim filan diye değil, insanda ne ararım, insanda ne bulmak isterim, insanı neden sever sayarım onu belli edebileyim diye anlattım.
İnsanın insanı sevmesi kolay olabilir, benim insan sevmem zordur.
Hele ki farklı siyasi görüşlerdeysek genelde karşılaşmaya birkaç puan geriden başlarız karşılıklı.
Önce ön yargılar girer devreye.
Onları yıkmak zaman alır.
Ardından kişiler birbirini tanır ve sevgi, saygı kazanılır.
Kazanılır diyorum çünkü benim için sevgi de saygı da parayla ölçülemez birer değer…
*
Size çok sevdiğim, saydığım birinden bahsedeceğim şimdi…
Tahir Hoca (Tahir Büyükakın) benim kırmızı çizgimdir.
Evimde Arzu hanım dahi bunu bilir, benimle bu konuda siyasi olarak tartışmaz.
Bütün dostlarım da bunu bilir ve ona göre hareket eder.
Sorsanız Tahir Hoca ile aylardır oturmuşluğum yok.
Birileri gibi her hafta telefon açmışlığım, yalakalık yapmışlığım yok.
Yakın olmak için bir çabam yok.
Ancak yukarıda bahsettiklerimden ötürü bende yeri çok ayrı.
Yıllar süren bir süreçte inşa edilmiş bir sevgim ve saygım var Tahir Hoca’ya karşı.
Yıllar içerisinde sevgimin ve saygımın artmasının sebepleri var.
Kente rağmen, vatandaşa rağmen adım atmaması öncelikle.
Yaptığı işlerde aklı ve mantığı öncelemesi…
‘Ben yaptım, oldu’ dememesi….
Ranta karşı durması, rant parası yememesi…
Fakat en önemlisi bu kentin insanı olması ve bu kent için adım atması.
Tahir Hoca yarın belediye başkanlığı bittiğinde bu kentin sokaklarında dolaşacağını biliyor.
Kentin geleceğine beton döken, kentin geleceğini mahveden hiçbir işe imza atmak istemiyor.
Çok gezmiş, görmüş, okumuş, bilmiş…
Kocaeli’yi günü kurtaran işlere kurban etmek istemiyor.
Bu sebeple atacağı her adımı günlerce düşünüyor, planlıyor ve öyle atıyor.
Ne mutlu ki bize Kocaeli’yi Tahir Büyükakın yönetiyor.
Belki bugün fark edemeyeceğiz ancak Kocaeli’nin 50 yıl sonrasında överek anacağımız işler yapılıyor ya da 50 yıl sonra küfür edeceğimiz işler yapılmıyor.
*
Kendimi ve Tahir Hoca’yı yeterince övdüysem yazı konusundan da kısaca bahsedip köşeyi bitireyim…
Bugün Sörler Koleji olarak da bilinen İzmit Fransız Sörler Okulu ile ilgili önemli bir gelişme yaşandı.
Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, günlerdir tartışılan İzmit Fransız Sörler Okulu önünde yer alan ve maliye binasının yıkılmasından arda kalan boş alanla iligli karar değişikliğini duyurdu.
Bu alanda daha önce otopark yapılması kararlaştırılmıştı.
Esnaf otopark istiyordu.
Büyükşehir Belediyesi de esnafın taleplerine olumlu yanıt vermişti.
Sonra konu enine boyuna ele alındı.
Bakıldı ki tarihi binanın önünde katlı otopark görsel olarak zarar verecek.
Bakıldı ki bu bölgede yeşil alan kazandırılması önemli.
Bakıldı ki kentsel dönüşüm çalışmaları için de otoparktan ziyade bir park alanı öne çıkıyor…
Otopark kararından vazgeçildi.
Şimdi birileri çıkmış diyor ki Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tepkilere boyun eğdi.
Yok öyle bir şey kardeşim.
Milyarlarca lira bütçesi olan, borç hanesinde rakam yazmayan, kasasında milyonları olan belediye, ne istese yapabilecek güçte olan belediye üç beş tepkiyle mi boyun eğecek?
Ben Tahir Hoca’yı yıllardır tanıyor ve gözlüyorum.
Olaylara tek bir pencereden bakmıyor.
Herkesi dinliyor, her açıdan ele alıyor.
Sörler Okulu’nda da aynı şeyi yapmış.
Bu kent için orada bir yeşil alan gerekiyor.
Aslında bu kentsel dönüşüm çalışmaları kapsamında bölgede biraz kamulaştırma da yapılsa, Acısuparkı ve Sadık Efe Parkı ile birlikte bir yeşil koridor oluşturulsa…
İzmit’in göbeğine yemyeşil bir yaşam alanı kazandırılabilir.
Bugün açıklanan otoparktan vazgeçtik kararı bunun ilk adımı olabilir, olmalıdır.
Tahir Büyükakın bugüne kadar aldığı kararlarla beni neredeyse hiç şaşırtmadı.
Bugünkü otopark iptal kararı ile de beni yanıltmadı.
Ben öyle çok insan sarrafı filan değliim.
Çok kazık yerim, çok hata yaparım güveneceğim insanı seçerken.
Aldanırım.
Ne mutlu ki şehri yöneten Tahir Büyükakın’a güvenmekle yanlış bir karar almadım, yanılmadım…

YORUMLAR